İstanbul kaçak etle doldu!



Sektörün önde gelen isimlerinden Ali Kopuz, Taraf’a anlattı: Hadımköy Karar da ve Çamlıca gişelerindeki denetim kaldırıldı. İstanbul kaçak etle doldu.

Taraf gazetesinin bakterili hamburger haberinin ardından tükettiğimiz etlerin hangi koşullarda ve ortamda kesildiğini daha çok merak edilir oldu. Biz de bir nebze bu merakı giderebilmek için Elif Et ve Et Mamülleri Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kopuz’la görüştük. Kopuz’un açıklamaları et sektöründe neler döndüğünü bütün çıplaklığı ile gözler önüne seriyor.

İstanbul’un adeta bir kaçak et cennetine dönüştüğünü ifade eden Ali Kopuz, İstanbul’a gelen etlerin iki yıl önce Hadımköy, Çamlıca gişelerinde Maliye ve Tarım Bakanlıkları ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi ekipleri tarafından denetimden geçirildiğini söyledi. Bu denetimler sonrasında sağlıksız etlerin İstanbul’a sokulmadığını aktaran Kopuz, bu denetimlerin son iki yıldır artık yapılmadığını kaydetti. Kopuz, denetimlerin kaldırılması ile birlikte Anadolu’dan büyük miktarlarda kayıtdışı etin İstanbul’a sokulduğunu, bu etlerin hiçbir veteriner kontrolü olmaksızın İstanbul’a sokulduğunu ifade etti. Kopuz, hastalıklı etlerin piyasada cirit attığını vurguladı.

Tek tek kontrol edilmeliler

İstanbul’a gelen etlerin yüzde 90’ının ikinci ve üçüncü sınıf mezbahalarda veterinersiz kontrolü olmadan kesilen etler olduğuna dikkat çeken Kopuz, “Oysa bu etler tek tek kontrol edilmelidir. Birinci sınıf et mezbahaları dışında kesilen etlerin İstanbul’a sokulması kesinlikle yasaklanmalıdır. 1920’lerden beri et işiyle uğraşıyoruz. İki mezbahası ile İstanbul’un et ihtiyacının büyük bölümünü ben karşılıyorum. Üç tane kendi veterinerim var, bir de bakanlıktan. Kayıtdışı et, sektörde namusu ile işini yapan firmalara da haksız rekabet açısından büyük darbe vuruyor” diye konuştu.

Anadolu’nun her yerinden et aldıklarını söyleyen Kopuz, “Bizim burada borsamız var. Oradan alıp, burada keseriz. Burada kaçak olması mümkün değil. Borsanın veterineri bunu kontrol ediyor. Hayvan sağlıksızsa hayvanı hemen karantinaya alıyor ve müşahade altında tutuyor. Hastalığa gerekli müdahale yapılıyor. Veya kesildi, kesildikten sonra tüberküloz çıktı, raporlar tutuluyor. Eğer bu yüksek ısıda işlem görecek bir etse o imalatı yapan firmalara veriliyor. Mesela firma diyor ki, bu ancak kavurma yapılabilir, kavurma yapıp piyasaya satıyorsun ve Tarım Bakanlığı’nın kontrolünde yapıyorsun” dedi.

Hayvan sayısı bilinmiyor

Her hayvanın bir kimliği bulunduğunu söyleyen Kopuz, şöyle devam etti:

“Kimliksiz borsaya giriş yaptıramazsın. Anadolu’dan hayvan geliyor. Buradaki borsada satış yapılıyor. Esnaf gider canlı malını alır, getirir burada kestirir, damgalatır, alır götürür. İkinci, üçüncü sınıf mezbahalarda bu düzeni bulamazsınız. Göstermelik tabelaları var. Diploması vardır ama veterineri yoktur. Denetimciler kesinlikle gitmiyor. Sağlık açısından da son derece tehlikelidir bu etler.”

Mezbahaların sınıflandırmasını bakanlığın yaptığını kaydeden Ali Kopuz, “Şu anda Tarım Bakanlığı’nın hayvan sayısını tesbit edememesinin sebebi ikinci ve üçüncü sınıf mezbahalardır, kontrolsüz kesimlerdir. Çünkü kulak küpe kayıtta gözüküyor ama kesilmiş o hayvanın düşümü yapılmamış” dedi.

Denetimlerin kaldırılmasına bir anlam veremediklerini sözlerine ekleyen Ali Kopuz, “Bunu niçin yapmış olabilirler?” sorumuzu ise şöyle yanıtlıyor: Herhalde hayvancılığı teşvik için.

“Herhalde hayvancılığı teşvik için. Anadolu’dan gelen hayvanların kontrolünü gevşettiler. Normalde AB’ye aday olan bir ülke olarak bizim denetimleri daha sıklaştırmamız gerekirken, şu anda ikinci ve üçüncü sınıf Anadolu’daki mezbahaların hiçbirinde AB normlarına göre et kesimi yapılmıyor. Kesilmemesi lazım. Kesim yapılması bile mümkün değil. Ama yapılıyor. Bu mezbahaların çoğu denetime tabi tutulmuyor, veteriner yok.

İstanbul’a istedikleri gibi istedikleri miktarda sağlıklı veya sağlıksız et getirip satıyorlar.

Sizin tesbit ettiğiniz bakterili etler yakalanabilenler, ya yakalanmayanlar. İstanbul’da büyük miktarda var.”

Kasap hegemonyası hâkim

Ali Kopuz, “Prof. Dr. Bülent Nazlı ‘bir kasap hegemonyası’ndan bahsetti. Ne diyorsunuz?” sorusu üzerine ise şunları söyledi:

“İstanbul’da bunu yapamazsınız. Burada böyle bir hegemonya yapılması mümkün değil. Böyle bir şeye kimse müsaade etmez. Ama Anadolu’da buna ister istemez bazı kişiler katlanmak zorunda, katlanıyor. O hegemonya devam ediyor.

Kasap hegemonyası Anadolu’da var. Olduğunu duyuyoruz. Diyarbakır’da gidip bir insana kestiği hayvanın kimliğini sorabilir misiniz? Adam sana diyecek ki ‘benim 25 yaşında nüfus kâğıdım yok sen ne hayvanın nüfus kâğıdını soruyorsun.” Türkiye’nin sağlıklı et yiyebilmesi için Tarım Bakanlığı’nın sıkı kontrol sistemi uygulaması gerektiğini söyleyen Kopuz, şöyle devam etti:

Belediyeler işi sıkı tutmalı

“Büyükşehir Belediyesi’nin de bu işin üzerinde durması gerekir. İlçe belediyelerinin üzerinde durması gerekiyor. Kasapları denetlemeleri gerekir. Dışarıdan gelen kesik et kesinlikle kontrol edilmeli. İstanbul girişlerinde bunların tek tek kontrol belgelerinin kontrol edilmesi lazım. Ancak o zaman sağlıklı et yiyebiliriz.”

İkinci ve üçüncü sınıf mezbahanelere neden göz yumulduğunu bilmediğini ifade eden Ali Kopuz, “İstanbul’daki mezbahalar sürekli kontrol altında ama Anadolu’ da böyle değil. Bizim iş, hijyen gerektiren bir iş. Çoğunu biliyoruz. Baraka şeklinde derme çatma bir tane buzhane. Bir ray koymuşlar, malları kontrolsüz bir şekilde kesip gönderiyorlar. Ruhsatı da var. Bunlara kendilerini yenilemeleri için fırsat veriliyor aslında. Ama onlar pek yenilenemiyor. Hâlâ da aynı şekilde devam ediyorlar” dedi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

evlerde yapilacak isler, mandal uretimi

Orjin grup başkanları, Zafer Kurşun ve Zafer Yıldırım