Yerli Elektrikli araba Çağrısı
Renault Mais Genel Müdürü'nden 'Tarihi fırsatı kaçırmayalım' çağrısı...
İbrahim Aybar, yakıtlı yerli arabanın verimli üretilmesi fırsatını Türkiye'nin kaçırdığını belirterek, "Elektrikli oto çağı açılıyor. Dünyadaki hazır markalardan birini satın almak veya yüzde 100 yerli elektrikli araba üretmek mümkün" dedi.
Röportaj: Perihan ÇAKIROĞLU
1960 İhtilali sonrasında "Devrim"i yapan, rahmetli Vehbi Koç ve ortağı Bernar Nahum'un öncülüğünde "Anadol"u üreten biz Türkler, montaj sanayinde gelinebilecek en üst noktalara ulaştık. Türkiye, ünlü dev markaların mükemmeliyet üssü haline geldi. Birçok kez gezdiğimiz araba fabrikalarında da bu durumu yakından izleyebildik. Öyleyse, neden bir Türk marka otomobil üretmeyelim? Bu hayalin gerçek olması çok mu zor? Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçenlerde TÜSİAD Genel Kurulunda başta Koç Ailesi olmak üzere orada bulunan otomotiv sektörünün "babalarından yüzde 100 yerli otomobil talebi, sadece onun değil, toplumun da özlem ve isteğini yansıttı.
Yeni bir çağ açıldı
Türkiye, "elektrikli otomobil" yapabilir. Bu alanda, yeni bir dönem ve yeni bir çağ başlıyor. Türkiye, uluslararası arenada eğer isterse "önemlibir oyuncu" olabilir. Nasıl mı? Bu haftaki söyleşimizin konuğu olan Renault Mais'in 11 yıllık Genel Müdürü İbrahimAybarda bu yaklaşımı destekleyen önemli açıklamalar yapti. Üstelik, 4.5 milyar eurolukbir yatırımla, Nissan grubuyla birlikte 4 markayla elektrikli otomobil üretimine girişen Renault, Türkiye'deki ortağı Oyak'ın Bursa'daki fabrikasında "Fluence Elektrikli Otomobil Projesi'ni yürütüyor. Oyak Renault'un satış ve pazarlama şirketi Renault Mais'in tepesindeki kişi olan Aybar, bakın sorularımıza hangi yanıtlan verdi:
■ Bunca tecrübeden sonra Türk otomotiv sektörü, nasıl yerli bir araba üretebilir?
Türkiye'nin yerli araba üretmesi zor değil. Uluslararası pazarlarda yer bulması önemli. Belli bir sayıya ulaşması için ki, bu sayı yılda en az 100 bin adet olmalı, satılabilir olmalı gibi koşullar gerekiyor. Yine öncelikle Türkiye'de pazan olması lazım. Bakın, Oyak Renault'un ürettiği ve geçen yıl en çok satan marka olan Symbol'den, Türkiye'de toplam 28 bin 800 araç satılmış. Türkiye pazarının verdiği bu satış rakamıyla yüzde 100 yerli otonun yapımı hiç fizıbıl olmuyor. Mutlaka dış pazarlarda satabilmek gerekli.
Üretmek zor değil
■ Sizce, yerli araba tartışmalarım boşuna mı yapıyoruz?
Boşuna tartışmıyoruz. Ancak, olaya doğru noktadan bakmalıyız. Otomotiv işinde dış pazar ihtiyacımız var. Dışarıda da büyük bir rekabet sürüyor. Buna karşın, Türkiye, elektrikli yerli araba markasına sahip olabilir.
■ Yani, Türkrye bir nıarka satın alarak, yüzde 100 yerli elektrikli otomobil üretebilir mi? Böyle girişimler oldu, peki neden sonuç çıkmadı?
Sonuç almakçokzor değil. Özellikle elektrikli otoların teknolojisi yeni gelişirken, bize büyükbir fırsat sunuyor. Bu araçların, pazarlaması ve satışı dahayenibaşlıyor. Dolayısıyla büyük bir potansiyel var. Bir an evvel, yerli elektrikli araç markası oluşturabilmek, burada geç kaldığımız büyük bir hrsati yakalayabiliriz. Dünya pazarlarında tamamen bize ait, ülkemize ait elektrikli otomobil üretip satabiliriz. Yatırımım tümüyle Türkiye'de yapabiliriz.
Onunda gönlünde yerli yatıyor
■ Elektrikli oto Otomotiv Strateji Belgesi'ne de bu şekilde girdi mi?
Türk otomotiv sektörünün elek- | trikli otoya yönelmesi için önemli mesajlar verildi. Belge, sektörün gelişmesi ve dışarıda rekabet için katma değeri artıracak değerler sunuyor. Belge, tam istediğimiz gibi oldu. Türk otomotiv sektörünün yeni bilgilerini, know hovv'unu ortaya koyacak çok önemli bir yol haritası oluşturuldu.
İstersek yaparız
■ Siz, Türkiye "yerli otomobil yapabilir" derken, Oyak Renault, Bursa'da elektrikli Fluence'i üretiyor. Bu bir rekabet sorunu yaratmaz mı?
Rekabet her zaman olacak. Türkiye'de halen 55 marka, 500'ün üzerinde farklı kasa ile büyük rekabet halinde. Elektrikli motorlu araçlarda ise hem pazar hem de rekabet yeni oluşuyor. Dolayıayb burada bir fırsat var. Türkiye'ce Renault olarak elektrikli otomoM üretilmeye başlamasıyla da ülkemize büyük bir fırsat verilmiştir.
Ali Ağaoğlu aracını satamaz
■ Ali Ağaoğlu, ilk elektrikli otomobili alıp Türkiye'de kullanmaya başlan. fetera herkes getirebilir mi?
İlk otomobili getirmesi, önemli bir gelişme. O araç, ABD'de üretiliyor. Şu anda satılmasının önünde engel var. Çünkü, haııız yasal mevzuat hazır değil. fcdktetó verginin de olacağı bilinmiyor. ÖTV Yasası'nda elektrikli aracın da tanımı yok. Çünkü bu araçta m°tor silindir hacmi yok. Önce bu tanımın yapılması ve yasasının buna göre düzenlenmesi gerekiyor.
AB destekliyor
■ AB, bu araca nasıl, biz nasıl yaklaşmalıyız?
2015'e kadar Türkiye'de sadece biz değil, tüm sektörün 30 tnn elektrikli otosunun pazarda olacağı planlanıyor. AB'de ülkelere göre değişmekle birlikte vergilerde muafiyet tanınması söz konusu. İlk 5 yıl bu teknolojinin destelerime gündemde. Bizde de önce kamuda aracın tanımlanması lazım ki, plakalaşma olabilsin. Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), Motorlu Taşıtlar Vergisi'nden (MTV)'den muafiyet elektrikli aracın önünü açar.
İlk Fluence'ları ünlü araba sevdalıları kullanacak
Aybar, sona gelinen "Elektrikli Fluence Projesi" için oldukça heyecanlı. Eylül de başlayacak seri üretim ve yurtdışına ihracat için hazırlanan Aybar, nisan başında ise araba sevdalısı VlP'lere denemeleri için elektrikti Fluence'ların verileceğim, bir süre bunları kullanmalannı isteyeceklerim ifade ediyor.
100 Km'de 2 TL
Bu araçların fiyatı, mevcut Fluence'lardan çok da farklı olmayacak. Tabii ki, fiyata aküler dahil değil. Aküler, Paris'teki fuarda Avrupa piyasasına açıklandığı gibi 79 euro bedelle Renault'dan kiralanacak. Araçlar, 100 kilometrede yaklaşık 2 liralık elektrik tüketecek. Renault, elektrikli otomobillerin genelde evde, gece şarj edileceğini düşünüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin park şirketi İsparkla yapılan anlaşmanın ardından sıra, diğer belediyelere geliyor. Belediyelere ait park yerleri ile diğer garajlara "hızlı şan" sistemleri kuruluyor. Yani yüksek voltaj ve amperle aküler hızla şan edilecek. Evlerde ise şarj süresi, 220 voltla yaklaşık 6 saatte gerçekleşiyor.
"İbrahim Aybar, her ne kadar araba pazarlayıp satsa da, gizli bir trafik denetçisi aynı zamanda. Aybar, "Emniyetli sürüşü seven biriyim. Ben bir trafik müfettişiyim. Başkalarının hatalarını tespit etmekle görevliyim. Bu nedenle bilinçli olarak hata yapamam, hata yapmak benim yaşantıma uymaz" diye konuştu."
Bir gecede Özal'ın danışmanı oldu
İTÜ'den uçak mühendisi olarak mezun olduktan sonra 'uzay bilimleri' alanında master yapan Aybar, akademik kariyer hedefine ulaşmak için doktora yapmak üzere ABD'ye gider. Doktorayı yarım bırakıp döner. Ankara'da Hollanda merkezli bir şirkette çalışmaya başlar. 1988'de dönemin Başbakanı Özal'ın çağırması üzerine Ankara'nın yolunu tutar. Ve, Özal'a danışman olur.
Aybar, "1017 projeye imza attık. Yaptığımız işlerden birisi bankacılık sistemi kullanılarak emekli ve memurların ATM'lerden kartla maaş çekebilmeleriydi. Amacımız bürokrasiyi kaldırıp yönetim ile vatandaşı birbirine yakınlaştırmaktı. Turizmde çok ciddi sadeleştirmeler yaptık. Ehliyet, ruhsat muamelelerini azalttık. İkinci Boğaz Köprüsü ile ilgili çalışmalarımız bile oldu. Devletin tüm kodlama sistemini değiştirdik" diye konuştu.
Uçak mühendisi oldu otomotive gönül verdi
İbrahim Aybar, kariyer yolculuğuna, aslında uçak mühendisi olarak çıktı. İkiz kardeşi Adem Aybar'la birlikte babasının devlet görevi nedeniyle Türkiye'yi köşe bucak dolaşan Aybar, ortaokuldan sonra da Ankara'ya yerleştiklerini söylüyor. İbrahim Aybar uçak, ikizi ise gemi mühendisliği okumuş. 32 yıldır ABD'de Kaliforniya San Jose'de yaşayan ve tüm araba markalarına ön onarım sağlayan bir garaj işleten ikiz kardeş Adem Aybar, Türkiye'ye dönmemiş. Formuna dikkat eden ibrahim Aybar, spora da meraklı. Aybar, "Sporun yeri hayatımda amatörce oldu. Gençliğimde voleybol, futbol, masa tenisi hatta karate bile yaptım. Kahverengi kuşak oldum ama bazı arkadaşlarımızın çenesi kırıldıktan I sonra bıraktım" diye konuştu.
1 milyar lira tasarruf yapmak mümkün
■ Elektrikli aracın avantaj ve fırsatlar terazisinde neler var?
Çok iyi bir fırsat sunuyor. Türkiye’de yollara çıkacak 30 bin aracın patlamalı motorla çalıştığını düşünürsek, 300 milyon dolarlık petrol ithalatı gerekiyor. Bu para TL ile 450 milyon lira eder. ÖTV ve MTV’den elde edilen gelirse 340 milyon liralık vergiye denk gelir. Petrole dayalı bir aracın Paris’te ömür boyu kirliliğini (yaklaşık 7 yıl) temizlemeye 2009’da 8 bin 492 euro gidiyordu. 17 bin lira eder. 30 bin araç için bu maliyetse, 255 milyon euro yani yaklaşık 510 milyon lira. Düşünün, sadece 340 milyon liralık vergi alınmayarak, toplamda 1 milyar liralık tasarruf sağlamak mümkün.
Hedefe varmak için gerekli
■ Bu araç Türkiye’nin otomotiv ihracatında nasıl bir rol oynar?
Türkiye’nin 2023 hedefinde 500 milyar dolarlık ihracat öngörülüyor. Ve yine Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alması hedefleniyor. 50 milyar dolarlık otomotiv ihracatını aşması söz konusu. Bu noktada, dünyanın yeni talep merkezi olacak Türkiye’de elektrik motorlu araçları yeni pazarlara ihraç etmekte geç kalmamalıyız. O nedenle Bursa’daki fabrikanın üreteceği elektrikli Fluence’lar, stratejik önem ifade ediyor. Türkiye’nin de buna paralel olarak kendi karbondioksik salınımını düşüren yeni yatırımları ve dönüşümleri, diğer gelişmiş ülkeler gibi başarması gerekiyor. Hedefe varmak için fazla zaman yok.
Türkiye’nin carbon footprint (karbon ayak izi) yani karbon sertifikaları oluşturması, çevreye yönelik yatırımlarını yapması lazım. 16 yaş civarında 3 milyon araca sahibiz. Bunların, bugünkü teknolojiye sahip çevreci araçlarla değiştirilmesiyle karbondioksit oranı kendiliğinden yüzde 8.5 aşağıya çekilir.
Röportaj: Perihan ÇAKIROĞLU
1960 İhtilali sonrasında "Devrim"i yapan, rahmetli Vehbi Koç ve ortağı Bernar Nahum'un öncülüğünde "Anadol"u üreten biz Türkler, montaj sanayinde gelinebilecek en üst noktalara ulaştık. Türkiye, ünlü dev markaların mükemmeliyet üssü haline geldi. Birçok kez gezdiğimiz araba fabrikalarında da bu durumu yakından izleyebildik. Öyleyse, neden bir Türk marka otomobil üretmeyelim? Bu hayalin gerçek olması çok mu zor? Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçenlerde TÜSİAD Genel Kurulunda başta Koç Ailesi olmak üzere orada bulunan otomotiv sektörünün "babalarından yüzde 100 yerli otomobil talebi, sadece onun değil, toplumun da özlem ve isteğini yansıttı.
Yeni bir çağ açıldı
Türkiye, "elektrikli otomobil" yapabilir. Bu alanda, yeni bir dönem ve yeni bir çağ başlıyor. Türkiye, uluslararası arenada eğer isterse "önemlibir oyuncu" olabilir. Nasıl mı? Bu haftaki söyleşimizin konuğu olan Renault Mais'in 11 yıllık Genel Müdürü İbrahimAybarda bu yaklaşımı destekleyen önemli açıklamalar yapti. Üstelik, 4.5 milyar eurolukbir yatırımla, Nissan grubuyla birlikte 4 markayla elektrikli otomobil üretimine girişen Renault, Türkiye'deki ortağı Oyak'ın Bursa'daki fabrikasında "Fluence Elektrikli Otomobil Projesi'ni yürütüyor. Oyak Renault'un satış ve pazarlama şirketi Renault Mais'in tepesindeki kişi olan Aybar, bakın sorularımıza hangi yanıtlan verdi:
■ Bunca tecrübeden sonra Türk otomotiv sektörü, nasıl yerli bir araba üretebilir?
Türkiye'nin yerli araba üretmesi zor değil. Uluslararası pazarlarda yer bulması önemli. Belli bir sayıya ulaşması için ki, bu sayı yılda en az 100 bin adet olmalı, satılabilir olmalı gibi koşullar gerekiyor. Yine öncelikle Türkiye'de pazan olması lazım. Bakın, Oyak Renault'un ürettiği ve geçen yıl en çok satan marka olan Symbol'den, Türkiye'de toplam 28 bin 800 araç satılmış. Türkiye pazarının verdiği bu satış rakamıyla yüzde 100 yerli otonun yapımı hiç fizıbıl olmuyor. Mutlaka dış pazarlarda satabilmek gerekli.
Üretmek zor değil
■ Sizce, yerli araba tartışmalarım boşuna mı yapıyoruz?
Boşuna tartışmıyoruz. Ancak, olaya doğru noktadan bakmalıyız. Otomotiv işinde dış pazar ihtiyacımız var. Dışarıda da büyük bir rekabet sürüyor. Buna karşın, Türkiye, elektrikli yerli araba markasına sahip olabilir.
■ Yani, Türkrye bir nıarka satın alarak, yüzde 100 yerli elektrikli otomobil üretebilir mi? Böyle girişimler oldu, peki neden sonuç çıkmadı?
Sonuç almakçokzor değil. Özellikle elektrikli otoların teknolojisi yeni gelişirken, bize büyükbir fırsat sunuyor. Bu araçların, pazarlaması ve satışı dahayenibaşlıyor. Dolayısıyla büyük bir potansiyel var. Bir an evvel, yerli elektrikli araç markası oluşturabilmek, burada geç kaldığımız büyük bir hrsati yakalayabiliriz. Dünya pazarlarında tamamen bize ait, ülkemize ait elektrikli otomobil üretip satabiliriz. Yatırımım tümüyle Türkiye'de yapabiliriz.
Onunda gönlünde yerli yatıyor
■ Elektrikli oto Otomotiv Strateji Belgesi'ne de bu şekilde girdi mi?
Türk otomotiv sektörünün elek- | trikli otoya yönelmesi için önemli mesajlar verildi. Belge, sektörün gelişmesi ve dışarıda rekabet için katma değeri artıracak değerler sunuyor. Belge, tam istediğimiz gibi oldu. Türk otomotiv sektörünün yeni bilgilerini, know hovv'unu ortaya koyacak çok önemli bir yol haritası oluşturuldu.
İstersek yaparız
■ Siz, Türkiye "yerli otomobil yapabilir" derken, Oyak Renault, Bursa'da elektrikli Fluence'i üretiyor. Bu bir rekabet sorunu yaratmaz mı?
Rekabet her zaman olacak. Türkiye'de halen 55 marka, 500'ün üzerinde farklı kasa ile büyük rekabet halinde. Elektrikli motorlu araçlarda ise hem pazar hem de rekabet yeni oluşuyor. Dolayıayb burada bir fırsat var. Türkiye'ce Renault olarak elektrikli otomoM üretilmeye başlamasıyla da ülkemize büyük bir fırsat verilmiştir.
Ali Ağaoğlu aracını satamaz
■ Ali Ağaoğlu, ilk elektrikli otomobili alıp Türkiye'de kullanmaya başlan. fetera herkes getirebilir mi?
İlk otomobili getirmesi, önemli bir gelişme. O araç, ABD'de üretiliyor. Şu anda satılmasının önünde engel var. Çünkü, haııız yasal mevzuat hazır değil. fcdktetó verginin de olacağı bilinmiyor. ÖTV Yasası'nda elektrikli aracın da tanımı yok. Çünkü bu araçta m°tor silindir hacmi yok. Önce bu tanımın yapılması ve yasasının buna göre düzenlenmesi gerekiyor.
AB destekliyor
■ AB, bu araca nasıl, biz nasıl yaklaşmalıyız?
2015'e kadar Türkiye'de sadece biz değil, tüm sektörün 30 tnn elektrikli otosunun pazarda olacağı planlanıyor. AB'de ülkelere göre değişmekle birlikte vergilerde muafiyet tanınması söz konusu. İlk 5 yıl bu teknolojinin destelerime gündemde. Bizde de önce kamuda aracın tanımlanması lazım ki, plakalaşma olabilsin. Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), Motorlu Taşıtlar Vergisi'nden (MTV)'den muafiyet elektrikli aracın önünü açar.
İlk Fluence'ları ünlü araba sevdalıları kullanacak
Aybar, sona gelinen "Elektrikli Fluence Projesi" için oldukça heyecanlı. Eylül de başlayacak seri üretim ve yurtdışına ihracat için hazırlanan Aybar, nisan başında ise araba sevdalısı VlP'lere denemeleri için elektrikti Fluence'ların verileceğim, bir süre bunları kullanmalannı isteyeceklerim ifade ediyor.
100 Km'de 2 TL
Bu araçların fiyatı, mevcut Fluence'lardan çok da farklı olmayacak. Tabii ki, fiyata aküler dahil değil. Aküler, Paris'teki fuarda Avrupa piyasasına açıklandığı gibi 79 euro bedelle Renault'dan kiralanacak. Araçlar, 100 kilometrede yaklaşık 2 liralık elektrik tüketecek. Renault, elektrikli otomobillerin genelde evde, gece şarj edileceğini düşünüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin park şirketi İsparkla yapılan anlaşmanın ardından sıra, diğer belediyelere geliyor. Belediyelere ait park yerleri ile diğer garajlara "hızlı şan" sistemleri kuruluyor. Yani yüksek voltaj ve amperle aküler hızla şan edilecek. Evlerde ise şarj süresi, 220 voltla yaklaşık 6 saatte gerçekleşiyor.
"İbrahim Aybar, her ne kadar araba pazarlayıp satsa da, gizli bir trafik denetçisi aynı zamanda. Aybar, "Emniyetli sürüşü seven biriyim. Ben bir trafik müfettişiyim. Başkalarının hatalarını tespit etmekle görevliyim. Bu nedenle bilinçli olarak hata yapamam, hata yapmak benim yaşantıma uymaz" diye konuştu."
Bir gecede Özal'ın danışmanı oldu
İTÜ'den uçak mühendisi olarak mezun olduktan sonra 'uzay bilimleri' alanında master yapan Aybar, akademik kariyer hedefine ulaşmak için doktora yapmak üzere ABD'ye gider. Doktorayı yarım bırakıp döner. Ankara'da Hollanda merkezli bir şirkette çalışmaya başlar. 1988'de dönemin Başbakanı Özal'ın çağırması üzerine Ankara'nın yolunu tutar. Ve, Özal'a danışman olur.
Aybar, "1017 projeye imza attık. Yaptığımız işlerden birisi bankacılık sistemi kullanılarak emekli ve memurların ATM'lerden kartla maaş çekebilmeleriydi. Amacımız bürokrasiyi kaldırıp yönetim ile vatandaşı birbirine yakınlaştırmaktı. Turizmde çok ciddi sadeleştirmeler yaptık. Ehliyet, ruhsat muamelelerini azalttık. İkinci Boğaz Köprüsü ile ilgili çalışmalarımız bile oldu. Devletin tüm kodlama sistemini değiştirdik" diye konuştu.
Uçak mühendisi oldu otomotive gönül verdi
İbrahim Aybar, kariyer yolculuğuna, aslında uçak mühendisi olarak çıktı. İkiz kardeşi Adem Aybar'la birlikte babasının devlet görevi nedeniyle Türkiye'yi köşe bucak dolaşan Aybar, ortaokuldan sonra da Ankara'ya yerleştiklerini söylüyor. İbrahim Aybar uçak, ikizi ise gemi mühendisliği okumuş. 32 yıldır ABD'de Kaliforniya San Jose'de yaşayan ve tüm araba markalarına ön onarım sağlayan bir garaj işleten ikiz kardeş Adem Aybar, Türkiye'ye dönmemiş. Formuna dikkat eden ibrahim Aybar, spora da meraklı. Aybar, "Sporun yeri hayatımda amatörce oldu. Gençliğimde voleybol, futbol, masa tenisi hatta karate bile yaptım. Kahverengi kuşak oldum ama bazı arkadaşlarımızın çenesi kırıldıktan I sonra bıraktım" diye konuştu.
1 milyar lira tasarruf yapmak mümkün
■ Elektrikli aracın avantaj ve fırsatlar terazisinde neler var?
Çok iyi bir fırsat sunuyor. Türkiye’de yollara çıkacak 30 bin aracın patlamalı motorla çalıştığını düşünürsek, 300 milyon dolarlık petrol ithalatı gerekiyor. Bu para TL ile 450 milyon lira eder. ÖTV ve MTV’den elde edilen gelirse 340 milyon liralık vergiye denk gelir. Petrole dayalı bir aracın Paris’te ömür boyu kirliliğini (yaklaşık 7 yıl) temizlemeye 2009’da 8 bin 492 euro gidiyordu. 17 bin lira eder. 30 bin araç için bu maliyetse, 255 milyon euro yani yaklaşık 510 milyon lira. Düşünün, sadece 340 milyon liralık vergi alınmayarak, toplamda 1 milyar liralık tasarruf sağlamak mümkün.
Hedefe varmak için gerekli
■ Bu araç Türkiye’nin otomotiv ihracatında nasıl bir rol oynar?
Türkiye’nin 2023 hedefinde 500 milyar dolarlık ihracat öngörülüyor. Ve yine Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde yer alması hedefleniyor. 50 milyar dolarlık otomotiv ihracatını aşması söz konusu. Bu noktada, dünyanın yeni talep merkezi olacak Türkiye’de elektrik motorlu araçları yeni pazarlara ihraç etmekte geç kalmamalıyız. O nedenle Bursa’daki fabrikanın üreteceği elektrikli Fluence’lar, stratejik önem ifade ediyor. Türkiye’nin de buna paralel olarak kendi karbondioksik salınımını düşüren yeni yatırımları ve dönüşümleri, diğer gelişmiş ülkeler gibi başarması gerekiyor. Hedefe varmak için fazla zaman yok.
Türkiye’nin carbon footprint (karbon ayak izi) yani karbon sertifikaları oluşturması, çevreye yönelik yatırımlarını yapması lazım. 16 yaş civarında 3 milyon araca sahibiz. Bunların, bugünkü teknolojiye sahip çevreci araçlarla değiştirilmesiyle karbondioksit oranı kendiliğinden yüzde 8.5 aşağıya çekilir.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum Yaparken sayfaya nereden geldiğinizi belirterek küfüre yer vermeden, anlaşılır bir dille yazmanızı rica ederiz..